“ANLIYORUM AMA KONUŞAMIYORUM”
İngilizce öğrenme sürecinde olan hemen herkesin kullandığı, neredeyse klişeleşmiş sözdür: “Anlıyorum ama konuşamıyorum.” İngilizce seviyemiz sorulduğunda çoğu insan bu sözle yanıt verir. Oysaki bu cevabı veren çok az insan, gerçekten anlıyordur ama konuşamıyordur. Bu oran yaklaşık %80’dir. “Anlıyorum”dan kasıt, aslında konuşulan kelimelerin kendisine tanıdık gelmesi. Hâlbuki bir şeyi anlayabiliyorsan çatapat da olsa konuşabiliyor, karşılık verebiliyor olursunuz. Konuşmama nedeniniz ya gerçekten konuşulanı anlamamanız ya da bu konuyla ilgili özgüven eksikliğinizdir.
Devlet Okulları’nda Neden İngilizce Öğrenemiyoruz?
En başta sınıfların çok kalabalık olması buna neden. 30-40 kişilik sınıflarda öğretmen ne yaparsa yapsın, öğrenciler için pratik yapma imkanı çok azdır. Sınıfı dörder beşer kişilik gruplara bölerek, atölye çalışması yapmak en verimsidir. Fakat bunun için gerekli fiziksel şartlar ne yazık ki devlet okullarında uygun değildir. Bu nedenle öğretmenlerimiz, eğitimde hiç kabul etmek istemeyeceğimiz “öğretmen merkezli eğitim”i uygulamak zorunda kalırlar. Öğretmen merkezli eğitim veren bir öğretmen sırtını öğrencilere döner tahtaya gramer kurallarını yazar. Öğrenciler ise bu gramer kurallarını ezberlemeye çalışarak, boşluk doldurmalı sınavlardan geçerler. Ne yazıkki sistemimiz gereği hepimiz ezber bağımlısı olduk. İşte bu yüzden gramer kurallarını ezberliyoruz, biliyoruz sanıyoruz ama KONUŞAMIYORUZ. Halbuki dil eğitimi verilirken doğru olan, gramere değil konuşmaya ve anlamaya öncelik vermektir.